Prostat Kanseri genellikle erkeklerde görülen bir kanser türüdür. Ölüm oranı en yüksek 2. kanser olarak bilinmektedir. Prostat, erkeklerde, bir ceviz büyüklüğünde, mesanenin altında, üreme faaliyetleri için salgı üreten bir organdır. Prostat kanseri ise prostatın dokusunu oluşturan hücrelerde timörler oluşması sonucu oluşmaktadır.  Kanserin genel yaş ortalaması 65 yaş ve üstüdür. Kanser başlarda hiç belirti göstermeden ilerleyebilir. Büyüdüğünde ise idrar kanalında ciddi sıkıntılar oluşmaktadır. Prostat kanseri hastalarında idrar yapma konusunda şikayetler oluşmaktadır. Her kanser türünde olduğu gibi prostat kanserinde de erken teşhis önem taşımaktadır. Geç kalınmış kanser vakalarında kanserli dokular etraflarındaki dokulara da yayılım gösterebilir.

Prostat Kanserinin Evreleri nelerdir?

Prostat Kanserinin evreleri hastalığın prostatta ve çevre dokulara ne kadar yayıldığıyla bağlantılı olarak ölçülür. Bu ölçümlerde timörün boyutu, prostatın içindeki ve çevresindeki timör yayılımı, hastalığın lenf nodlarına yayılıp yayılmadığı ve vücudun diğer organlarına yayılma durumu göz önüne alınır.

Prostat Kanserinin Nedenleri Nelerdir?

Prostat Kanserinin risk faktörleri genetik yapı ve yaştır.

Prostat kanseri gençlerde çok sık rastlanmamakla birlikte ortalama 65  yaş ve üstünde görülen bir kanser türüdür. 70 yaşının üzerindeki erkeklerin yarısında, 90 yaşın üstündekilerin ise hepsinde ufakta olsa prostat kanseri bulguları mevcuttur.

Prostat kanserlerinin %15’i ise aileden genle geçmektedir. Sigara kullanımı, aşırı kilo da risk faktörleri arasında yer almaktadır.

Prostat Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Prostat Kanserleri genellikle hiç belirti göstermeden ilerlemektedir. İleri evrelerde belirtiler:

  • İdrar yaparken zorlanma, idrarda kanama ve yanma
  • semende kanama
  • kemik metastazları

50 yaş üzeri her erkek tarama testi yaptırmalıdır. Rutin kontrollerini yaptırmayanlara prostat kanseri tedavisine geç kalınabilir. Böyle durumlarda hastalık ilerler.

Prostat Kanseri Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Şuan sağlıklı bir bireyin prostat kanseri riskini ölçen bir erken tanı uygulaması bulunmamaktadır.

Yaşlılık ve genler prostat kanserinde büyük risk faktörleridir. Günümüzde bu risk faktörleri göze alınarak erken teşhis amaçlı uygulamalar yapılmaktadır.

Prostat Kanseri taraması prostat kanserine genetik bir yatkınlığı olmayan erkeklerde 50 yaş ve üzeri, genetik yatkınlığı olanlarda ise erken yaşlarda yaptırılması önerilmektedir.

Tarama yöntemleri ise rektal muayene ve kan testi (PSA) ölçümüdür.

Fitoterapi ile Prostat Kanserine Çözüm Var!

Kanser günümüzde tedavisi zor olan ağır bir hastalıktır. Fakat tedavisi mümkündür. Kanserin tedavisini hızlandıran en önemli faktörlerden birisi erken teşhistir. Günümüzdeki imkanlar ve modern tıp sayesinde kanser erken teşhis edilebilmektedir. Yine de herkes bu durumun farkına varamamakla birlikte çok geç teşhis koyulan hastalarda mevcuttur.

Fitoterapi ile kanser tedavi yöntemlerinin yan etkileri azaltılmakta ve tedavinin hızı arttırılmaktadır. Modern tıbbın fitoterapi ile birlikte kullanılması ile birlikte binlerce kanser hastası kanserden kurtulmaktadır.

Fitoterapi ile Akciğer Kanseri, Prostat Kanseri, Mide Kanseri, Rahim Ağzı (Serviks) KanseriBöbrek Kanseri, Pankreas Kanseri, Rahim (Uterus) KanseriCilt KanseriTestis Kanseri, Mesane Kanseri, Over (Yumurtalık) Kanseri ,Bağırsak (Kolon) Kanseri ve Meme Kanseri gibi kanserlerin tedavisinde önemli ilerlemeler kat edilebilmektedir.

Fitoterapi’nin Kanser Tedavisinde Kullanılmasının Amaçları Nelerdir?

  • Kanserleri hücrelerin vücuttaki diğer organlara sıçramasına engel olmak,
  • Kanserli hücreleri yok etmek,
  • Hastanın bağışıklığını güçlendirerek vücudu diğer hastalıklardan korumak,
  • Modern tıpla kanser tedavisi için kullanılan kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerinin etkilerini arttırmak,
  • Kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinden kaynaklanan yan etkileri minimuma indirmektir.

Kanser Tedavisi için Kullanılan Şifalı Bitkiler Nelerdir?

Araştırma merkezlerinde yapılan çalışmalara göre ginseng, yaban mersini, zerdeçal, reishi mantarı gibi bitki özlerinin kanser tedavisinde kullanılarak olumlu sonuçlar alındığı gözlemlenmiştir. Bu konular hakkında çalışmalar yapan Fitoterapi uzmanları kanser tedavisinde etkili bitkisel ürünleri ve bitki özlerini geliştirmektedirler.

Ülkemizde en sık görülen kanser tipi Akciğer Kanseridir. Akciğer Kanserinin sebeplerinin başında sigara kullanımı gelmektedir. Tıbbi bitkileri tüketen Çin ve Hindistan gibi ülkelerde kansere yakalanma oranı diğer ülkelere nazaran daha azdır. Bu ülkelerde görülen kanserlerin nedeni genelde hava kirliliğidir.

Kanser Hastaları Nasıl Beslenmelidir?

Dr. Hakan Özkul Kanser Tedavisi için kendisine gelen hastalara tedavinin olumlu sonuç verebilmesi için “Kanser hastasının yeme-içmeye devam etmesi ve bilincinin yerinde olması gereklidir.” diyor.

Kanser Hastaları için Beslenme Tüyoları:

  • Ev yapımı yoğurt tüketilmeli,
  • Katkı maddesi içeren ürünler tüketilmemeli,
  • Tereyağı ve zeytinyağı dışındaki yağlardan uzak durulmalı,
  • Unlu mamüller tüketilmemeli,
  • Şekerden uzak durulmalı,
  • Beyaz ekmek tüketilmemeli (ekmek olarak tam buğday ekmeği tüketilebilir),
  • Sarımsak, limon ve bal tüketilmeli,
  • Sabah ve akşam olmak üzere bir tatlı kaşığı çörek otu yağı ve yarım çay bardağı süzme zeytinyağı tüketin,

Fitoterapi ile Kanser Tedavisinin Süresi Ne Kadardır?

Fitoterapi ile Kanser Tedavisine vücut anında cevap vermez ve bir süreç gerektirir. Kanser Tedavisinin süresi 6-12 ay arasında kanserin türüne ve hastanın durumuna göre değişkenlik göstermektedir. Tedavinin etkisi 4 ay gibi kısa bir sürede de etki edebilmekle birlikte 1 sene sürdüğü de görülmektedir. Kanserli hücreler tamamen tedavi edildiğinde olası metastazları önlemek için düşük dozlarda fitoterapi tedavisinin devam edilmesi önerilmektedir.

Radyoterapi ve kemoterapi çoğu zaman kanser hücrelerini yok edememektedir. Bu hücreler başka organlara geçip güçlenir ve kanser hücreleri üremeye başlar. Metastaz eden kanser bir öncekinden daha ağır geçer. Bu yüzden kemoterapi ve radyoterapi dışında fitoterapi tedavisi mutlaka uygulanmalıdır.


    DR. HAKAN ÖZKUL'A SORUN


    Talebiniz: